PARTNERİNİZE GERÇEKTEN GÜVENİYOR MUSUNUZ? PEKİ,YA KENDİNİZE?

Zeynep eşinin ona sadık olmasını bilmesine rağmen içindeki güvensizlik hissini bir türlü bastıramıyordu. Sorun gerçekten eşi miydi yoksa kendi içsel korkuları mı? 

Çoğu zaman içimizde neler oluyor, hangi duyguları yaşıyoruz, ne hissediyoruz, şu an bana ne oluyor diye sormaktan aciz kalabiliyoruz. Çünkü işin kolayı, sebepleri hep dışarıda aramak olabiliyor. Bunu söylerken kendimizi yargılamaktan bahsetmiyorum. Belki içinizden ben hep kolayı seçerim diyenleriniz de vardır. Fakat zorluğun getirdiği kolaylıkla, zorluktan kaçarak seçilen kolaylığın sağladığı fayda ve tatmin bir olmuyor. Karşı tarafı suçlamak, karşıdan beklemek, karşıdakinin bir şeyler yapmasını istemek her zaman daha kolaydır. Fakat sonuçları tatminkar olmaz. Yine yeniden üzülen ve hedeflerine ulaşamayınca başarısız hisseden biz oluruz.  

İlişkilerde en önemlli duygulardan biri güvendir. Bu tüm ilişkilerde geçerlidir. Ebeveyn-çocuk, arkadaş, iş arkadaşı, komşu, romantik ilişki… Hepsinin temeli güvene dayanmadıkça çatırdar ve sağlıklı bir ilişkiden bahsedilemez. İlişkilerde hep karşı tarafın hareketlerine göre mi ilişkimizi iyi ya da kötü gider? O emek ve çaba gösterdikçe mi ilişkiye bağlanırız, sorumluluk alırız? Yoksa bizim de ilişkinin içindeki rolümüz karşıdakinden daha mı önemlidir? Bunun cevabı, kendimiz. KENDİMİZ. Kendimize olan güvenimiz. Bir gün bilgi ve hayat tecrübesini çok beğendiğim bir arkadaşımla sohbet ederken ona şu soruyu sormuştum ? Nasıl güvenebiliriz sence karşımızdakine? Ne olunca güven oluşur? Bana söylediği cevap tek cümlelikti. ‘Kendine güvenince!’ Önce kendine güvenmek önemli olan. Kendine şefkatle yaklaşırken, hayattaki yolculuğunda kendini ne kadar tanıyorsun, kendine iyi gelen ve sevdiğin şeyleri ne kadar ayırt edip net olabiliyorsun ? Bu soruların cevabı karşımızdaki kişinin davranışlarından çok daha önemli başlangıçta. Çünkü sen ne istediğini, neyi sevip sevmediğini bildiğin, kendine güvendiğin ölçüde duygu regülasyonunu da o düzeyde dengede tutabilirsin. O arkadaşımın bir cümlesi daha vardı: ‘Güvenmemeye de güven.’ İlk söylediği cümleden daha fazla etkiledi bu cümle beni. Güvenmemeye de güven. Içsel yolculuğunda sana rehber olan bir ses var. Güvenini sarsan durumun aslında sana bir şeyler öğretmek istiyor, bunu fark ettiğin an içinde hissettiğin ağır taşlardan birinin gittiğini fark edebilirsin. Çünkü mutlaka orada alman gereken bir ders, bir öğreti vardır. Sen kendine ne kadar güveniyorum desen de hatalar yapmıyor musun? Bazen tökezlemiyor musun ? Belki bunları kendine itiraf etmek zor geliyor olabilir ama tüm insanlığın doğasında olan bir durum bu. Hatalar öğretir. Hata yapmak demek senin kendine güvenmemen gerektiğini, yanlış yaptığını, beceriksiz olduğunu gösteren bir gerçek değil. Hatalarını görebildiğin ve kabul edebildiğin ölçüde olgunlaşıp, yoluna devam ediyorsun. Eğer bunlara karşı direnç gösterir isen yol bir yerde tıkanıyor ve acı çekmeye devam ettikçe o acın seni içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Istırap çekmeye başlıyorsun. Kıymetli bir hocamın dediği gibi, acıya direnç gösterirsen ıstıraba dönüşür. Bu nedenle ıstırabın girdabına kapılmadan kendi yolunda şefkatle yaklaşabilme becerisini kendine kazandırman gerek.  

Gelelim romantik ilişkilerimizdeki güven problemine? Başta verdiğim örnek çoğu insanın yaşadığı ve yaşayabileceği bir durum. Bu noktada şu soruyu sormak uygun olabilir; Eşinin sana sadık olduğunu bilmene rağmen içindeki bu güvensizlik hissi sence nereden geliyor? Buna somut cevapların var mı?  

Bizler ilk güvenli bağlanmayı anne ile yaşarız. Doğduğumuzda tamamen savunmasız, yardıma ve bakıma muhtaç varlıklarız. Bu nedenle anne ile olan güven bağı bizim dünyaya geldiğimizde güven duygumuzu şekillendiren bir durumdur. Eğer anne ile güvenli bağlanma yaşayamamış, anne bedensel olarak orada fakat duygusal olarak kopuk bir iletişim ve bakım verdiyse bebeğe, güven problemlerinin ileriki yaşlarda ortaya çıkması çok muhtemel. Doğduğumuzda anne ile olan güven ilişkimizde istenilen ve sağlıklı olan güvenli bağlanma olmamış ise bu hayatımızın tamamını ele geçirecek ve hep güvensiz mi hissedeceğim düşüncesinde olacağımız anlamına kesinlikle gelmiyor. Bu durum, değiştirilebilecek ve zamanla yeni hayatımızın daha pozitif ve güvenilir bakış açısı kazandırabileceğimiz umuduna işarettir.  

Peki güvenli bağlanma nasıl oluşturulur? Öncelikle bunun ilk adımı kendini ve duygusal ihtiyaçlarını tanımandır. Kendi duygusal ihtiyaçlarını bilmezken, kendini çok iyi tanımazken bir başkasıyla sağlıklı bir bağ kurman zor olabilir. Örneğin terk edilme korkusu yaşıyorsan, bunun altında yatan nedeni bulmalısın. Çocukluk döneminde yeterli desteği görmediysen bu yetişkinlik hayatında tetiklenebilecek bir durum. Bunun için de günlük tutarak ya da terapiye giderek, korkunun kökenini keşfedebilirsin. Kendini tanıdıkça ve ihtiyaçlarını belirledikçe, bunları uyguladıkça kendine olan güvenini pekiştirmiş olacaksın.  

Ikinci adım olarak da güvenli bağlanan birey ne çok mesafeli olur ne de çok yapışık olur. Kendi sınırlarını bilir ve karşısındaki kişinin de sınırlarına saygı duyar. Örneğin partneriyle her an her dakika sık sık iletişim kurmak isteyen bir kişi için bu durum bağımlılık oluşturabilir. Bunun yerine kendi ilgi alanlarına odaklanarak bireysel sınırlarını korumak, kişinin hem kendisini hem de partnerini ilişki içinde özgür ve güvenli hissettirir. Güvenli bağlanma aynı zamanda duygularını açıkça ifade etmekle de doğru orantılıdır. Kendi hislerini ve beklentilerini açık ve şeffaf bir şekilde karşı tarafa aktarmak güvenli bir alan sağlar. Ilişkinin içinde güvenli hissetmeye yardımcı olur. Örneğin partnerin tarafından canını sıkan herhangi bir durumu içine atmak yerine bunu açık ve şeffaf bir şekilde ben dili kullanarak ifade etmen problemi büyütmektense ilişkide çözüm odaklı bir yaklaşıma zemin hazırlar. Bunların dışında eğer yakın zamanda ya da geçmişte toksik ilişkiler yaşamış bir kişi isen sağlıklı ve güvenilir ilişkiler kurmaya çalışmalısın. Güvenli bağlanmayı öğrenmek için çevrendeki insanların seni destekleyen bireyler olmasına dikkat etmen gerekir. Sana değer veren, seni dinleyen, seni manipüle etmeyen bir arkadaş grubuyla vakit geçirmek güvenli bağlanma becerilerini geliştirir.  

Peki bunu yaparken kendimi nasıl tanıyacağım, kendime nasıl güveneceğim diye soruyorsani bunun için de birkaç önerim olacak. Öncelikle küçük ve başarılabilir hedefler belirle, mesela her gün 30 dk kitap okuyacağım, her gün 15 dk yürüyüş yapacağım gibi küçük ve basit hedefler koymak ve bunları uygulamak kendine olan inancını ve güvenini arttırmaya yardımcı olacaktır. Eğer bu hedefleri koyup uygulama kısmında tıkandıysan ve engel oluşmuşsa, kendini yargılama. Sadece bunun olabileceği durumuna anlayış göster. Bazen zihnimizden geçen eleştirel bir iç ses olabilir. O iç sesin kendine ait olup olmadığını fark etmen çok önemli. Bu yüzden öncelikle ilk kendine şefkatli konuşmalısın. ‘Bu hedefimi kesinlikle uygulayamayacağım, aptalın tekiyim, benden hiçbir şey olmaz.’ demek yerine ‘Elimden geleni yapacağım ve sonuç ne olursa olsun kendimi takdir edip gurur duyacağım.’ gibi cümlelerle düşünceni olumlu bir yöne çevirebilirsin. Böylelikle kendine şefkat göstermekle başladığın bu yolda istediklerine ulaşma konusunda kendine güvenin artacaktır. Çünkü hata yapmaktan korkmak seni hayatta ilerlemene sebep olacak deneyimlerden alıkoyar. Olduğun yerde saydırır. Kim olduğu yerde sayıp ya da daha da dibe batmak ister ki? O nedenle kendine güvenin en önemli basamaklarından biri hata yapmayı bir başarısızlık, yetersizlik olarak görmeyip, bir öğrenme deneyimi olarak düşünmektir. Bunların yanında sana diyebileceğim diğer bir şey ise, değerinin bir başkasının gözündekiyle ölçmemen. Kendi değerini bağımsız olarak gör. Özgüven, başkalarının seni nasıl gördüğüyle bağlı olmamalıdır. Aksine dış dünyadan bağımsız kendini olduğun gibi kabul etmek kendine güvenmeyi sağlayan ilk adımlardan biridir.  

Charlie Mackesy ‘in yazdığı ‘Çocuk, Köstebek,Tilki ve At’ çocuk kitabında geçen çok sevdiğim bir cümleyi seninle paylaşmak istiyorum; 

 – ‘ Yaptığın en iyi keşif neydi?’ diye sordu köstebek.  

-’Bu halimle yeterli olduğum.’ dedi çocuk. 

Güvenin en temel olarak ilk adımı aslında, kendini tanımaktan ve kabul etmekten geçer. Güvenli bağlanma ve özgüven birbirine bağlıdır. Kendine güvenmedikçe başkalarına güvenmek zorlaşır. Güvenli bağlanma için kendi sınırlarını belirlemeli, kişisel ihtiyaç ve duygularını açıkça dile getirebilmeli ve sağlıklı ilişkiler kurmalısın.  

Sevgi ve güvenle kal… 

 

 

 

#güven #güvenlibaglanma #ilişkidekendinegüven